27 Aralık 2019 Cuma

Kuran sadece Arap kavmi içindir-Kavimci Kuran

Kuran'da 'hangi kavmin diliyle indirilmişse sadece o kavim sorumludur' anlamına gelen ayetler var.
*Her peygamberi başka değil,sadece kendisiyle aynı dili konuşan kendi kavmine  göndeririz.Böylece onlara anlatabilmesini mümkün kılarız-İbrahim 4
Demek ki her kavmin ayrı bir dili var;Japon kavminin dili Japonca,Arap kavminin dili Arapça.Muhammet'de Arap kavminin diliyle Arap kavmine gitmiştir.
*Kuran senin için ve kavmin için bir öğüttür.Sen ve kavmin ondan sorumlu tutulacaksınız-Zuhruf 44
Bütün kavimler içindir demiyor.Eğer bütün kavimler için olsaydı,bütün kavimler içindir derdi.Kimlerin sorumlu olduğunu belirtme gereği duyan bu ayet,bütün kavimler ondan sorumludur demiyor.Üstelik bir önceki ayet,yani İbrahim 4 ayeti aşağıdaki gibi de okunabilir:
*Her kavme başka değil,sadece o kavmin kendi dilini konuşan birini peygamber seçer,o kavmin içinden birini seçer.Onlara böylece beyan eder-İbrahim 4
  Ve böylece o kavimler,bu peygamber bize yabancı,dili de bize yabancı mazaretini sunamazlar.Bu kurala göre Japon kavmine de Japon kavminden olmayan bir peygamber gönderilmemelidir,anadili Japonca olmayan bir peygamber gönderilmemelidir.Muhammet bu kuralın dışında olsaydı ayet bunu belirtirdi.Muhammet istisnadır,onu bütün dillere ve bütün kavimlere gönderdik derdi,ama demiyor.Aksine her peygamber diyerek Muhammet'i de bu kurala dahil ediyor.Bu ayete nasıl bakarsanız bakın,kavmin diliyle peygamberin dili aynı olmalıdır,farklı olmamalıdır sonucu çıkıyor.Çünkü ayette illa(إِلاَّ) olumsuzluk eki vardır ve kural koymak için kullanılır.İlla(إِلاَّ)=bunun dışında olamaz,bundan başka türlü olamaz.illâ bi lisâni kavmihî(إِلاَّ بِلِسَانِ قَوْمِهِ)=kavmin lisanından başkasıyla olamaz.
*Eğer onu Arapça bir Kuran kılmasaydık;'neden dilimizde inmedi,Arap olana Arapça olmayan bir Kuran olurmu hiç' diyeceklerdi-Fussilet 44
Bu ayete göre Arapça inmeseydi,Arap kavminin neden dilimizde inmedi deme hakkı olacaktı.O zaman Japon kavmininde Japonca inmeyen bir kitap için''neden dilimizde inmedi,Japon olana Japonca inmeyen kitap olurmu'' deme hakları var.Ayetin,yabancı dilde inen mesaja itiraz hakkı vermesi,yabancı dilde inen mesajdan sorumlu tutulamazsınız demektir,hangi kavmin diliyle inmişse sadece o kavim sorumludur demektir.Onun için Zuhruf 44 diyor ki:Kuran senin için ve kavmin içindir,sen ve kavmin ondan sorumlu tutulacaksınız.Bütün kavimler içindir demiyor,bütün kavimler ondan sorumludur demiyor.
*Kuranı senin lisanınla(Arap lisanıyla) kolaylaştırdıkki onunla muttaki olacakları müjdeleyebilesin ve böylece inatçı olan bir kavmi uyarabilesin-Meryem 97
Demek ki basitleştirilmiş bir Arapça kitap olmasaydı o kavmi uyaramayacaktı,böylece o kavimden hiç kimse muttaki olamayacaktı.Bu kavim hangi kavimdir?Japon kavmimi?Arap kavmimi?
*De ki: "Ey kavmim!Bulunduğunuz yerde elinizden geleni yapın..."-Zumer 39
Ey kavmim diye Arapça seslendiği bu kavim hangi kavimdir?Arapça hangi kavmin dilidir?
*Eğer onu Arap olmayan birine indirseydik ve gelip onlara okusaydı,hiçbiri ona iman etmezdi-Şuara 198,199
  Demekki Arap kavmine Arap bir peygamberle ve apaçık bir Arapçayla seslenmek gerektiğini biliyor.O halde Japonlarada apaçık Japonca konuşan Japon bir peygamberle seslenmek gerektiğini de biliyordur.
*Ve onlardan önceki toplumlarda sapıtmışlardı-Saffat 71
*Onlara da KENDİ İÇLERİNDEN uyarıcı peygamberler göndermiştik-Saffat 72
Ad kavmine Ad kavminin içinden,İsrail kavmine İsrail kavminin içinden peygamber gönderilmişti.Hiç bir kavme yabancı kavimden peygamber göndermez,göndermemelidir.Kuran'ın ölçüsü böyledir.
*...cehennemin bekçileri onlara sorar,“Size,Rabbinizin âyetlerini okuyan ve size uyarıda bulunan KENDİ İÇİNİZDEN peygamberler gelmedi mi?”...Zumer 71
 Araplar bu soru karşısında 'evet bize kendi içimizden Arap bir peygamber geldi' diyebilirler.Japonlar,evet bize kendi içimizden Japon bir peygamber geldi diyebilecek mi?
*Rabbin memleketlerin ana kentlerine ayetlerini okuyup anlatan peygamberler göndermedikçe o memleketlerin halklarını helak etmez/sorumlu tutmaz-Kasas 59
 Japon memleketinin ana kenti olan Tokyo'ya Japonca konuşan bir peygamber gitmediyse,Japon kavmi sorumlu tutulmayacaktır.Muhammet sadece Arap memleketinin ana kentine gittiği için,sadece Arap kavminin diliyle Arap kavmine gittiği için,onun mesajındanda sadece Arap kavmi sorumlu tutulmaktadır.
*Kuran'ı sizin  akledebilmeniz için Arapça indirdik-Yusuf 2
Ayeti Japonlara uygularsak;siz Japonlar  akledebilesiniz diye Arapça indirdik.Uyuyormu hiç?Arapça inmese hangi kavim akıl edemeyecekti?Demekki Arapça inmese Arap kavmi yeterince akıl edemeyecekti.Mesajın indirildiği dille sorumlu tutulacak kavmin dilinin aynı olması gerekiyor,farklı olmaması gerekiyor(İbrahim 4) diyen ayeti hatırlayalım.Akledebilmeniz için Arapça indirdik ifadesindeki asıl sorun;sadece Arapların akıl edebilmesini umursuyor oluşudur.Arap olmayanın akıl etmesini gündeme almıyor.Akledebilmeniz için Türkçe indirdik şeklinde olsaydı Araplar bunu nasıl karşılardı?
*Ve bunu başka değil,pürüzsüz Arapça yaptık ki korunabilsinler-Zumer 28
Demekki Kuran pürüzsüz Arapça olmasaydı Arap Kavmi korunamayacaktı.Bu durumda pürüzsüz Arapça inmeyen Arap dini olamayacaktı.Arapların korunabilmesi için pürüzsüz Arapça bir kitap inmesi gerekiyorsa,Japonların korunması içinde pürüzsüz Japonca bir kitap inmesi gerekiyor.Pürüzsüz Japonca inmediği için Japon dini olamayacaktır.Bu ayet,korunabilmeniz için pürüzsüz Japoncanın dışında indirmedik şeklinde olsaydı Arapların tepkisi nasıl olurdu?Burada sorun Arapça oluşu değil,sadece Arapların korunmasını gündeme almasıdır.Arap olmayanların korunmasını gündeme almıyor.Hangi kavmin diliyle inmişse sadece o kavim korunabilir,ve sadece o kavim sorumludur.Onun için Muhammet mahşer günü sadece kendi kavmine değinecek:
*Peygamber der ki: Ey Rabbim!Benim KAVMİM bu Kur’an’ı terk etti-Furkan 30
Görüldüğü gibi diğer kavimler Muhammed'in gündeminde yoklar,sorumlu değiller.
*Senide ataları uyarılmamış olan ve bu sebeple gaflet(bilgisizlik) içinde kalmış o bir kavmi uyarman için gönderdik-Yasin 6
Eğer bütün kavimleri uyarmak için olsaydı,bütün kavimleri uyarman için indirdik derdi.
*Kitâbun fussilet âyâtuhu kur’ânen arabiyyen li kavmin ya’lemûn-Fussilet 3
*Bu kitap;ayetleri ayrıntılı Kuran,bir kavmin bilecek olması için Arapçadır-Fussilet 3
Buradada bütün kavimler içindir demiyor,bütün diller içindir demiyor.Dinciler bu ayeti bilen bir kavim için Arapçadır şeklinde çevirirler.Ve kavim kelimesinde nekre var derler,hangi kavim olduğu belli değil derler.Bu çok ucuz bir kıvırmadır.Nekre(cins isim) her zaman belirsizlik bildirmez.Nekredeki belirsizlik anlam bütünlüğü ile ortadan kalkar.Fussilet 3.ayette,bir kavim için Arapçadır dediği zaman;Japon kavminin değil Arap kavminin kastedildiğini anlarız.Çünkü,Arapça Japon kavminin değil Arap kavminin dilidir.İbrahim 4 ayetini hatırlayın:kavmin diliyle peygamberin dili aynı olmalıdır.Arapça hangi kavmin dilidir?Arapça kelimesi kavim kelimesindeki belirsizliği kaldırıyor.Tevrat'ı bir kavim için İbranice gönderdik derseniz,burada da kavim nekredir(cins isimdir) ama burada herhangi bir kavmin değil,İbranice konuşan İsrailoğulları kavminin kastedildiği anlaşılır.Nekredeki belirsizlik kalkar.Ve tek kavim içindir diyen ama nekre kullanmayan ayetler de var.Zuhruf 44 ayetinde,Kuran senin kavmin içindir(li kavmike-لِقَوْمِكَ) diyor ve buradaki kavim kelimesinde nekre yoktur,tenvinle bitmiyor.Meryem 97 ve Yasin 6 da tek kavmi(kavmin-قَوْمًا) uyarman için derken nekre kullanmıyor,tenvin yoktur.
  Ve Fussilet 3.ayetteki ye-alemu kelimesine bilen anlamı vermeleride son derece yanlıştır.Alemu bilmiş olan anlamına gelir,mazi fiildir.Ama başına ye ekleyip ye-alemu-n(yalemun) dediğinizde henüz bilmediğini,bilmeye yeni başladığını ve gelecekte bilir hale geleceğini söylemiş olursunuz.Yani muzari fiile çevirmiş olursunuz.Onun için bilen bir kavim değil,bir kavmin bilecek olması için demek gerekiyor.Aksi halde ye-alemu değil alemu derdi.(Bakınız:alem kelimesinin çekimleri;ya da Arapçada bilmek fiilinin çekimleri).Ve Yasin 6'ya bakarsanız,henüz bilen bir kavim değil,ataları uyarılmamış ve bilgisizlik(gaflet) içinde kalmış bir kavimdir.
   ve mâ enzelnâ=ve biz indirmedik,aleyke el kitâbe=sana kitabı,illâ=den başka,li tubeyyine=açıklaman için,lehum=onlara,ellezî ihtelefû=ihtilafa düşmüş/düştükleri,fî-hi=ona dair/onun hakkında,ve huden=ve hidayet,ve rahmeten=ve rahmet,li kavmin=bir kavim için,yu'minûne=iman etmeleri/müminlik
*Kitabı sana başka şey için değil,sadece kendi arasında ihtilaf yaşayan bir kavim için(li kavmin-لِّقَوْمٍ) uyarı yapasın diye indirdik.Hidayet ve rahmet olarak,iman etsinler-NAHL 64
Bu ayeti aynen böyle çevirmeleri gerekiyor,ama bunu yapmıyorlar.Ayetin Arapça metninde li kavmin(bir kavim için-لِّقَوْمٍ) sözü var ama ayetin Türkçe çevirilerinde yok.Kitap sürekli bir kavim için(li kavmin) diyorsa,hiç bir zaman bütün kavimler için demiyorsa,kitap kafayı bir kavimle bozmuş demektir.
Li=onun için.Kavmin=tek kavim,bir kavim.Li kavmin=bir kavim için./Bakara 22=li Allahi(اْ لِلّهِ)=Allah için/Bakara 110=li enfusikum(لأَنفُسِكُم)=kendiniz için/Bakara 185=Li tukmilu(لِتُكْمِلُواْ)=tamamlamanız için/Bakara 188=li tekulü(لِتَأْكُلُواْ)=yemeniz için/Li kavmin(لِقَوْمٍ)=bir kavim için.Başta Lİ var ve kavim tekil halde.Hem eski Arapçada hemde günümüz Arapçasında bir kavim için demenin yolu Li kavmin demektir.Kitap bir kavim içindir.