Bilimde geri kalmış olmanın verdiği aşağılık kompleksiyle Kuran’a zoraki
bilimsellik yüklemeye çalışanların bakış açısını anlatmak içindir bu
yazı.Kuran a zorla bilimsellik görünümü vermek isteme olayı,kendi özgü
bir mantık yürütme şeklinin ürünüdür.Bu mantıgın adına NURCU MANTIK
deniliyor.
NURCU MANTIK=Aya
ilk gidildiği Dünyada ilk defa duyurulmaya başladıgı dönemlerde Nurcu
taife önce şöyle bir çıkış yaptı=Ay nurdur,onun için hiçbir insan
gidemez diyorlardı.Ama daha sonra hem Dünya toplumları hem de Türkiye
toplumu Ay'a gidildiğini kabul edince,bu sefer aynı Nurcu taife şunu
demeye başladı=Aya nasıl gidileceğini Kuran'a bakarak öğrendiler.Kuran
bilime yol gösteriyor.
Ama eskiden bu mantık sadece
Nurcular da yaygındı.Günümüzdeyse bütün müslümanlar da aynı sendrom var
ve bu Nurcu Mantık bütün müslümanlara yayıldı.
Şimdi Kuran'a bilimsellik yüklemek için kullandıkları ayetlere bakalım:
1-DEMİR İN UZAYDA Kİ YILDIZLARDA NASIL OLUŞTUGUNU KURAN ÖNCEDEN BİLDİRMİŞMİDİR?
Ve demiride indirdik.Onda insan için kullanışlılık ve saglamlık vardır-Hadid 25
Diyorlar ki Demir uzayda yıldızlardaki bir takım hareketlerle ve
tepkimelerle oluşur.Demiri indirdik diyen Kuran,bunu haber
veriyor.Muhammed bunu 1400 yıl önce nereden biliyordu?
Yeryüzünde Kuran'ı en az anlayanlar müslümanlardır.Kuran'ın genel
mantıgından habersiz olan biri ancak demirle ilgili olan ayeti böyle
acemice yorumlayabilir.
Çünkü Kuran,sadece demir için indirdik kelimesini kullanmaz.İnsanın kullandıgı her şey için İNDİRDİK kelimesini kullanır.
....Allah sizin için dört ayaklı HAYVANLAR İNDİRDİ-Zumer 6
İndirdi kelimesinden eğer yıldızlarda yapıldı
lafını anlıyorsanız,o zaman gökten indiği söylenen bütün bu hayvanlar
da uzayda süper nova patlamalarıyla oluşmuş olmalı.Bu hayvanlar da
yıldızlar da mı yapılıp dünyaya indirildi?
Allah'ın size GÖKTEN İNDİRDİĞİ YİYECEKLERin bir kısmını kendinize haram kılmayın-Yunus 59
Umarım yiyeceklerde yıldız patlamalarıyla uzayda üretilmemiştirlerdir.
Yiyecekler ve hayvanlar nasıl insanın hizmetine verildiyse,demirde aynı
şekilde insanlıgın hizmetine verildiği için hepsine birden sizin için gökten indirdik
deniliyor.Yani ayetlerdeki SİZE DEMİRİ,HAYVANLARI VE YİYECEKLERİ
İNDİRDİK gibi sözler,kullanımınıza sunduk,bahşettik anlamında
kullanılıyor.Yoksa nasıl üretildikleriyle ya da süpernova patlamalarıyla
ilgili ayetler değil bunlar.
Ayrıca Müslümanların kendi tefsirlerinde bile,bu ayetlerde indirildi derkenAllah katından bahşedildi,Allah tarafından size sunuldu anlamının kastedildiği gayet açıkça yazıyor.Nasıl yapıldıgı değil,insanlıga hediye edilmesinin önemi vurgulanıyor.
2-KURAN DÜNYA NIN DÖNDÜĞÜNÜ ÖNCEDEN BİLDİRMİŞMİDİR?
Ve sabit gördüğünüz dağlar bulutlar gibi geçip giderler-Neml 88
Bu ayetten Dünya nın dönmekte oldugunu anlıyorlar.Yani yerkabuğunun
üstündeki dağlar yerkabugu ile birlikte mantonun üzerinde dönüyor
anlamına geliyormuş bu ayet.Yine Kuran'ın genel mantıgından ve diğer
ayetlerden bagımsız düşünmekteler.
Oysa bu ayet in ne
anlattıgı çok açıktır ve basitçe anlaşılabilir.Dağların ebediyen böyle
kendi yerlerinde sarsılmadan sabit kalacaklarını sanmayın.Kıyamet günü
yerlerinden sökülüp havaya fırlatılacaklar ve bulut gibi uçup
gidecekler.Hatta diğer ayetler bunu daha da açık izah ediyorlar:
Yeryüzüne SABİT DAĞLAR yerleştirdik-Hicr 19
Ve o gün geldimi DAĞLAR HAVAYA ATILMIŞ koyun yünü gibi olacaklar=Karia 5
Sana dagların durumunu soruyorlar:de ki,rabbim DAĞLARI UFALAYIP HAVADA SAVURACAK=Taha 105
Yani dağları sağlam ve sabit yaptı.Ama o gün dağların sağlamlığı ve sabitliği
işe yaramayacak.Yerlerinden sökülüp bulut gibi atılacaklar.Rüzgarın
savurup götürdüğü bulutlar gibi dağlarda gözümüzün önünden savrulup
gideceklerdir.
3-KURAN DENİZLERİN BİRBİRİNE KARIŞMADIGINI ÖNCEDEN SÖYLEMİŞMİDİR?
Kaptan Custo Cebeli Tarık Bogazında Atlas Okyanusu ile Akdeniz in
sularının birbirine karışmadıgını keşfetti.Karışmama sebebi Akdeniz ile
Atlas Okyanusu nun sularının tuzluluk oranlarının farklı olmasıydı.Custo
bunu 20.yüzyılda keşfetti.Kuran bunu 1400 yıl önce nasıl bilmiştir?
Öncelikle Kuran iki deniz birbirine karışmaz derken;denizlerden birinin suyu tatlıdır,İÇMESİ GÜZELDİR,diyer denizin suyu acıdır ve İÇİLEMEZdemektedir.(FATIR 12)
Ama Custo'nun buldugu yerde,yani Cebeli Tarık bogazında her iki denizde
tuzlu ve içilmezdir.Atlas okyanusunun suyuda,Akdeniz'in suyuda tuzlu ve
içilemezdir.
İkincisi,Hindistan da Allahabat nehri ve
ganj nehrinde sularının denize döküldüğü noktada tatlı nehir suyu ile
tuzlu deniz suyu birbirine karışmıyor ve Hintliler bunu binlerce yıldır
biliyorlar.Dünya nın pek çok yerinde bu böyledir ve Amazon nehrinin
yerlileri bile bunu biliyorlar.Custo da zaten bunu onlardan duymuştu ve
bu bilinen olay Cebeli Tarıkta'da varmı diye gidip orada kontrol
etti.Custo bunu ilk ben buldum demiyor zaten.Binlerce yıldır her yerde
bilinen bir olayın,Okyanus ve Denizlerin buluşma noktalarında da olup
olmadıgını merak ettim diyor.
Muhammed'in zamanındaki
Araplarda bunu biliyorlardı zaten.Şu şekilde biliyorlardı=tatlı olan
denizin suyunu içiyorlar ve zevk alıyorlar,tuzlu olanını ise suyunu acı
buluyorlar ve içemiyorlar.Suların karışmadıgını böyle anlıyorlar.
Zaten ayetler de birini içtebildiğiniz,diğerini içemediğiniz şu iki deniz varya diye başlıyorlar.
Ve iki denizi birbiri üstüne saldı.Biri TATLIDIR diğeri TUZLUDUR.Arada engel var karışmazlar-Furkan 53
İki
deniz bir değildir.Birinin suyu tatlıdır,ondan içersiniz ama diğeri
tuzlu olandır ve ondan içemezsiniz.Üzerlerinde gemiler yüzdürürsünüz ve
balık tutarsınız-Fatır 12
Ama hem o devirdeki Araplar,hem de Muhammet arada bir perde,görünmez
bir perde oldugu için karışmadıgını söylüyorlar.Oysa böyle bir perde
yoktur.Olsaydı denizaltılar geçemezdi.Balıkların geçmemesini Araplar
perdeye baglamışlardır.Ve Gulf
Stream gibi deniz altı akıntılarla denizler karışıyorlar.Mineral
farklılığı gibi sebeplerden dolayı ilk bakışta karışmıyor gibi
görünüyorlar.Yani sadece bir göz yanılması var,aslında denizler
birbirine karışıyorlar.
NOT:Bütün bu hayali bilimsellik
uydurmalarına sebep olan şey;batı bilimi karşısında aşağılık
kompleksine kapılmış olmalarıdır.Batı bilimi karşısında geri kalmışlık
ve eziklik hissetmeselerdi,bu gibi çakma bilimsel mucizeler uydurma
gereği duymayacaklardı.