Modern zamanlarda tuhaf bir Kuran yorumu tarzı ortaya çıktı.Bu
tarzın savunucularına göre Kuran geleceğin teknolojilerini ve icatlarını
önceden bilmiştir.Yani kendi çağının çok ilerisine ait teknolojilerden
ve icatlardan bahsedebilmiştir.Uzayın genişlediğini Kuran önceden
bilmiştir.(Eğer bu doğruysa Nasa astronomları bırakıp Kuran hafızlarını
işe almalıdır)Ve Kuran denizlerin karışmadığını,insanın gen haritasının
nasıl olduğunu,insanlığın uzaya gideceğini,demirin uzaydaki yıldızlarda
yapıldığını önceden bilmiştir.Peki bu doğrumudur?Kuran kendi çağına
hapsolmamış bir kitapmı?Geleceğin icat ve keşiflerini önceden
bilebildiği doğrumu?Şimdi buna yakından bakalım.
-Ve insanların arasında haccı ilân et ki, yaya olarak ve develer(damirin-ضَامِرٍ) üzerinde uzak dağ yollarının hepsinden sana gelsinler(Hacc 27)
Görüldüğü gibi Kuran uçak ve otomobillerin yapılacağından
habersizdir.İnsanların sonsuza kadar deve kullanacaklarını
zannediyor.Bineklere dese devenin ötesinide görebiliyor yorumu
yapılabilirdi belki.Ama direk develer diyor.Demekki geleceğin teknolojilerini tahmin etme eğilimi yoktur.
-Ve denizde yüksek dağlar gibi yüzen gemiler, O’nun âyetlerindendir(Şura 32)
-O dilerse rüzgârı(erRiha-الرِّيحَ) durdurur,o zaman onlar(gemiler) onun üzerinde hareketsiz kalırlar...(Şura 33)
Kuran
motorlu gemilerin yapılacağından da habersiz.Sonsuza kadar rüzgarla
ilerleyen yelkenli gemilerin kullanılacağını zannediyor.Oysa bu günün
motorlu gemileri rüzgar dursada ilerlemeye devam ediyorlar.
-Onlara
karşı gücünüz yettiği kadar savaş atları hazırlayın. Onlarla Allah’ın
düşmanını, sizin düşmanınızı ve bunlardan başka sizin bilmediğiniz fakat
Allah’ın bildiği diğer düşmanları korkutursunuz...(Enfal 60)
Kuran tankların ve savaş uçaklarının icat edileceğini bilmiyor.İnsanlar
sonsuza kadar atlarla savaşacak zannediyor.Füzelerin ve tankların icat
edileceğinden haberi yok.At besleyin diye emir veriyor.Atların ötesinden
bahsedemiyor.Kendi çağının ilkelliğine hapsolduğu çok açık.
''Şüphesizki
gündüzün oluşumu,yeryüzünün üzerinde güneşin yaptığı yolculuğun
sonucunda oluşur''(Aristoteles-Organon,Topikler bölümü)
Aristo'nun bu yanılgısını Kehf 86 ve Bakara 258 ayetlerinde aynen görüyoruz.
-Allah
kendisine mülk (hükümdarlık ve zenginlik) verdiği için şımararak Rabbi
hakkında İbrahim ile tartışmaya gireni (Nemrut'u) görmedin mi!İşte o
zaman İbrahim:Rabbim hayat veren ve öldürendir, demişti.O da:Hayat veren
ve öldüren benim, demişti.İbrahim:Allah güneşi doğudan getirmektedir;
haydi sen de onu batıdan getir,dedi.Bunun üzerine kafir apışıp kaldı(Bakara 258)
Bu
ayet gece ve gündüzün oluşumunu dünya üzerinde güneşin hareketiyle izah
ediyor.Güneş doğudan gelip batıya gittiği için gece ve gündüz oluşuyor
zannetmektedir.Oysa olay sadece dünyanın kendi etrafında dönmesinden
ibarettir.Güneşin bir yere gidip gelmesiyle olmuyor.Ama dünyanın kendi
etrafında döndüğünü bilmeyen ayet yazarı,Güneş bir yere gidip geliyor
zannetmektedir.Gündüzü dünyanın üstünde güneşin hareketi olarak tarif
ediyor.Kendi çağının astronomi cehaletini aynen sürdürüyor.
Kehf suresine bakılırsa;güneşin dünyadan daha küçük olduğunu sanıyor Kuran.
Güneşin Dünyanın üstünde doğudan batıya bir yolculuk
yaptığını,Zulkarneyn'in yolculuk yapan güneşi takip ettiğini,yolculuğun
sonunda güneşin balçıklı bir su kuyusuna gömüldüğünü söylüyor.
-Zulkarneyn güneşin battığı mekana ulaştı,güneşi çamurlu bir su kaynağında batarken buldu(vecede-وَجَدَ),ve yanında bir de kavim buldu(vecede-وَجَدَ)-(Kehf 86)
Burada Güneşin içine girdiği,gömüldüğü bir mekana erişimin söz konusu
olduğu açıktır.Güneşin dünya içinde bir yere gömülecek kadar küçük
olduğunun zannedildiği gayet açıktır.Oysa Güneş dünyadan en az 1 milyon
kere daha büyüktür.Müslümanlara göre;Zulkarneyn deniz kenarına gitti ve
sahilden Güneşi denize gömülüyormuş gibi gördü.Halbuki ayette
DENİZ(BAHRE) kelimesi geçmiyor.Su kuyusu kelimesi geçiyor ve kuyunun
sahili olmaz.Artı ayet Güneşi gördü demiyor,Güneşi buldu diyor.
Bütün bu ilkel yanılgılarına ek olarak,Kuran geçmişi bile kesin bir
şekilde anlatamamaktadır.Saffat 147 bunu açıkça gösteriyor.
-Biz onu(Yunus'u) yüz bin veya daha fazla kişiye peygamber olarak gönderdik(Saffat 147)
Yüce
yaratıcının hafızasında bir sorun var galiba.Peygamberini tam olarak
kaç kişiye gönderdiğinden emin olamıyor.Kesin rakam veremiyor.Bu ayet
Yunus'u kaç kişiye gönderdiniz sorusunun cevabıdır.Ayet,Yunus'u
gönderenin ağzıyla konuşuyor. Yunus'u biz gönderdik ama kaç kişiye
gönderdiğimizden emin değiliz diyor.Yüz bin kişiyede göndermiş
olabiliriz,daha fazla kişiye de göndermiş olabiliriz diyor.